Nibelung Yüzüğü (Der Ring des Nibelungen), Nibelungen Destanı (Nibelungenlied)
Makale: Özhan Öztürk
Nibelung Yüzüğü, (İngilizce ‘The Ring of the Nibelung‘; Almanca ‘Der Ring des Nibelungen‘), Richard Wagner’in İskandinav ve Germen mitolojisinden beslenen Almanca epik dörtlüsü Ren Altını (Das Rheingold, 1869), Valkür (Die Walküre, 1870), Siegfried (1876) ve Tanrıların Çöküşü (Götterdammerung, 1876) adlı 4 operadan oluşmaktadır.
Ren Altını, Das Rheingold
Öykü Ren nehrinde yüzen ve Ren bakireleri (Die Rheintöchter, The Rhinemaidens) olarak bilinen üç su perisinin Voglinde,
Vellgunde ve Flosshilde) yoldan geçerken kendilerine aşkını ilan edip, nafile yere yakalamaya çalışan yeraltındaki cüce krallığı Nibelung’un kralı Alberich ile alay etmesi ile başlamaktadır. Bu sırada çirkin cüce su perilerinin koruduğu Ren altınını görmüş ve kızlara ne olduğunu sorunca altından yüzük yapıp parmağına takan kişinin büyük bir güce sahip olacağı ama buna karşılık olarak aşkından vazgeçmesi gerektiğini söylerler. Kızlar kendilerine büyük aşkla bağlı olduklarını sandıkları cücenin altınla ilgilenmeyeceğini sanmışlarsa da adam kayalara tırmanıp aşkından vazgeçtiğini ilan ettikten sonra, kızların haykırışları arasında altını alıp kaçmaya başlamıştır.
Tanrılar diyarı Valhalla’da Tanrılar kralı Wotan kendisine bir saray inşa etmeleri için
Fasolt ve Fafnir adlı dev kardeşleri karısı Fricka’nın kardeşi Freya’ya verme karşılığında tutmuştur. İnşaat bitince tanrı eşine verdiği sözü hatırlatınca Fricka itiraz ederek Freya’nın bahçesinde yiyenlere ölümsüzlük sağlayan altın elmalar yetiştirdiğini, kızın bahçeye bakmaması durumunda tanrıların yaşlanıp öleceklerini bildirmiştir. Bunun üzerine Wotan karısına hem kutsal mızrak üzerine yazılan yeminini bozmayıp hem de devleri aldatmanın bir yolunu bulduğunu söylemiştir. Ateş Tanrısı Loge devlere cüce Nibelung kralı Alberich’in nasıl Ren Altını’nı nasıl ele geçirdiğini dahası bu altından yapılan yüzüğün gücünü anlatınca devler fikir değiştirerek, Wotan’dan Freya yerine altını istemişlerdir. Wotan yüzüğün gücünü anlayınca
devlerin teklifini geri çevirerek anlaşmada olduğu gibi Freya’yı vermiş devler ayrılırken altını getirirlerse tanrılara kızı geri verebileceklerini söylemeyi ihmal etmemiştir. Devler ayrılınca Loge, Wotan’a hatalı davrandığını söyleyince, Wotan Loge’ye Ren Altınını nasıl ele geçirebileceklerini sorunca iki tanrı yer altına inerek Alberich’in Ren Kızlarından çalmış olduğu altını geri almaya karar vermişlerdir.
Alberich’in emriyle giyen kişinin görünmez olma ve istediği kılığa girebilme yeteneği kazandığı büyülü “Tarnhelm” miğferini yapan cüce Mime, başta miğferi yüzüğü ele geçirmek için kendi kullanmak istemişse de kralından
korkusundan vazgeçerek Alberich’e vermiştir. Miğferi başına takan Alberich birden gözden kaybolmuş, bu sırada mağaraya giren Wotan ve Loge’yi tanımadan Tarnhelm’in özelliklerini anlatıp böbürlenmeye başlamıştır. Cüce kral yabancılara önce miğferin kaybolma özelliğini göstermiş ardından ejderha formuna dönüşmüştür. Loge, cüceye kurbağa kılığına girmesinin mümkün olup olmadığını sorunca Alberich kurbağa dönüşmesinden faydalanan Wotan kurbağanın üzerine basarak yakalar, kurbağayı bağlayan tanrılar mağaradaki altınları alarak Valhalla’ya doğru yola çıkarlar.
Valhalla’da Wotan ve Loge, Alberich’i alaya alırken cüce kral özgürlüğü karşılığında altın ve miğferden vazgeçmeye hazır
olduğunu bildirmekle birlikte yüzükten vazgeçemeye yanaşmamıştır. Wotan son olarak cücenin parmağından yüzüğü çekerek zorla alınca öfkelenen Alberich yüzüğü lanetlemiş ve takan kişinin kısa sürede ölmesini dilemiştir. Tanrılar, devlere köle olarak verdikleri Freya’yı geri almak için aldıkları altını teklif etmiş, devler altına ek olarak yüzüğü de geri isteyince önce isteksiz davranan Wotan yeryüzü tanrıçası Erde’nin yanına gelerek yüzüğün lanetli olduğunu
bildirmesiyle teklifi kabul etmiştir. Gerçekten de yüzüğün laneti hemen kendini göstermiş, devlerden Fafner, Fasolt’un elindeki yüzüğü ele geçirmek için arkadaşını öldürmüştür. Bununla birlikte yüzük kısa bir süre için de olsa tanrıların elinde bulunduğu için onlarda sonradan lanetten etkilenecektir.
Die Walküre
Wotan, Alberich’in yüzüğü tekrar elde etmek için her türlü yola başvurmak isteyeceğini bildiğinden Valhalla’yı korumak amacıyla Valkür adıyla bilinen kızlarını savaş alanlarını dolaşarak insanlar arasındaki kahramanları seçmekle görevlendirmiştir. Wotan yeryüzündeki oğlu Siegmund’un dev bir sürüngene dönüşen yüzüğün bekçisi
Fafnir’i öldürerek yüzüğü alabileceğini ummaktadır.
Öykünün başında yaralı ve bitkin halde olan Siegmund düşmanlarıyla savaşırken kılıcı kırılınca kaçmak zorunda kalmış, bir kulübeye sığınarak ocak başında uyuya kalmış, bir süre sonra ev sahibesi Sieglinde tarafından fark edilmiştir. Huglind’in karısı olan kadın delikanlıya su verdikten sonra kocası içeri girmiş, yemek sırasında şüpheyle süzdüğü delikanlıdan öyküsünü anlatmasını istemiştir. Siegmund, Waelsung halkından olup, Waelse adlı kadının oğlu Wehwald olduğunu bir gün babasıyla avdan döndüğünden evinin yakılmış, kız
kardeşinin ise kaybolmuş olduğunu gördüğünü anlatmıştır. Delikanlının, sevmediği bir adamla evlendirilmek istenen bir kızı savunmak için kendi akrabalarıyla dövüştüğünü anlayan Hunding, ertesi gün gücünü toplayacak delikanlıyla dövüşeceğini bildirmiştir. Sieglinde, kocasını uyku ilacı vererek uyuttuktan sonra kendisinin de sevmediği birisiyle evlenmek zorunda kaldığını anlatmış, düğün gecesi yaşlı bir adamın gelerek ortadaki ağaç kütüğüne bir kılıç saplayarak her kim çıkarabilirse kılıcın ona ait olduğunu söylemiştir. Sieglinde daha önce kimsenin yapamadığı bir şeyi yapmış oracıkta kılıcı yerinden çekip çıkarmıştır. Böylece Siegmund’un tanrılar
kralı Wotan’ın oğlu ve Sieglinde’nin erkek kardeşi olduğu ortaya çıkmış, yıllar sonra birbirine kavuşan iki kardeş hasretle kucaklaşmıştır.
Wotan, Valkürlerin lideri olan kızı Brünhilde’ye Siegmund ve Huglind arasındaki dövüşü Waelsunglardan oğlu Siegmund’un kazanması için yardımcı olmasını emrederken karısı ve evlilik tanrıçası Fricka kız kardeşi olsa da Sieglinde’yi kocasından ayırarak evliliğin kutsallığını bozan Siegmund’un cezalandırılması için çaba göstermiş sonunda kocasını da ikna etmeyi başarmıştır.
Wotan, Brünhilde’ye Siegmund’un öldürülmesini emredince kız babasının
ayaklarına kapanarak kararından vazgeçmesi için yalvarırsa da adamı ikna etmeyi başaramaz. Brünhilde saklandığı mağaradan çıkarak Siegmund’a dövüşte kaybedeceğini ve Valhalla’ya gideceğini haber verirse de o sırada uyuyan kız kardeşinin kendisiyle gelemeyeceğini öğrenince kaderine razı olur ve dövüşe girmekten çekinmez. Brünhilde babasının emrine karşı çıkarak kalkanıyla kardeşini korumuşsa da Wotan mızrağını savunarak Siegmund’un kılıcını kırınca Hunding fırsattan yararlanarak silahsız genci öldürünce, Brünhilde kırık kılıcı ve perişan durumdaki Sieglinde’yi yanına alarak kaçmıştır. Brünhilde diğer valkürleri bularak onlardan Sieglinde için yardım istemişse de babalarından korkan kızlar yardıma yanaşmayınca Sieglinde’yi canavara dönüşmüş
Fafner’in yaşadığı ormana götürüp, kırık kılıçla birlikte bırakır ve ona ileride büyük bir kahraman olacak bir erkek çocuk doğuracağını adını Siegfried koymasını tembihler. Kızının saygısızlığına kızan Wotan Brünhilde’yi gerçek bir kahraman tarafından uyandırılıncaya dek Valkür kayalıklarında uyumaya mahkûm etmiştir. Wotan kollarında uyuyan kızın üzerini kalkanıyla örttükten sonra ateş tanrısı Loge mızrağını kayaya saplar ve mızrağımızdan korkan ateşi geçmesin diye haykırarak insanların kıza ulaşmaması için bir ateş büyüsünü gerçekleştirir.
Siegfried
Tarnhelm miğferi sayesinde ejderhaya dönüşen Fafnir’in sakladığı yüzüğü ele
geçirmek isteyen cüce Mime mağarasındaki ocağında kılıç döverken içeri avladığı bir ayı ile giren Siegfried cücenin yaptığı kılıcı bir vuruşta parçalayarak daha sağlam bir kılıca ihtiyacı olduğunu bildirmiştir. Cüce delikanlının tavrına içerlemesine karşın Siegfried Mime’den kendisinin kim olduğunu anlatmasını isteyince ona ormanda bulup, mağarasına getirdiği Sieglinde’nin kendisini doğurduktan sonra öldüğünü anlattıktan delil isteyen kahramana babası Siegmund’un Wotan tarafından kırılan kılıcının parçalarını göstermiştir. Delikanlı Mime’den bu kılıcı tamir etmesini istedikten sonra ormana doğru yol alırken mağaraya akıl dağıttığını ve her soruyu bildiğini iddia eden bir yolcu girer ve Wotan’ın kırdığı kılıç olan Nothung’un ancak korku bilmeyen birisi tarafından tamir edilebileceğini söyledikten sonra uzaklaşmıştır. Siegfried kılıcı tamir etmeye koyulurken Mime delikanlının Fafner’i öldürüp yüzüğü ele geçirmesi halinde yüzüğü kendine almak için çocuğu öldürebileceği bir zehri gizlice hazırlamıştır. Karanlık bir gecede Wotan ve Alberich yüzüğün peşinde ormanda dolaşırken birbirleriyle karşılaşmışlarsa da Fafner’i bir kılıç darbesiyle öldürmek Siegfried’e nasip olmuş, dev son nefesinde çocuğu yüzüğün lanetine karşı uyarmıştır. Eline ejderha kanı bulaşan delikanlı bu kandan bir damla diline değdirince kuşdilini anlamaya başlamış ve bir kuşun kendisine canavarın mağarasındaki miğfer ve yüzüğü almasını söylediğini duyup, denileni yapmıştır. Aynı kuş bu sefer kendisine Mime’ye dikkat etmesini söyleyince delikanlı kendisine bir boynuz içinde zehir getiren cüceyi bir kılıç darbesiyle öldürmüştür. Alberich lanetinin etkisini uzaktan gülerek seyrederken kuş kahramana son olarak ileride sevgilisi olacak valkür Brunhilde’yi uyandırmasını söylemiştir. Delikanlı valkür kayalıklarında uyuyan kızın yanına giderek kalkanı üzerinden sıyırarak almış, eşi olmasını teklif etmiş, aşkı kabul görmüştür.
Götterdammerung
Gibichunların Kralı Gunther’in sarayında Alberich’in oğlu Hagen, Gunther ve
Gutrune’nin evlenmemiş olmalarından şikâyet ederek kraliyet soyunun kurumaması için evlenmeleri gerektiğini üstelik yaptığı plan sayesinde Gunther’in Brünnhilde, Gutrune’nin ise Siegfried ile evlenebileceğini söylemiştir. Gizlice yüzüğü ele geçirmek isteyen Hagen’in planına göre Siegfried büyülü bir içki içince Brünnhilde’yi unutup Gutrune’yi sevecektir. Bir süre sonra Brünnhilde’nin uçan atıyla birlikte Gunther’in sarayına gelen kahramana Gutrune bir boynuz içinde geçmişini unutturacak içkiyi sununca kahraman sevdiği kadını unutmakla kalmamış, kan kardeşi olduğu Gunther’e Brünnhilde’yi getireceğine dair kralın mızrağı üzerine de yemin etmiştir.
Kayalar üzerinde oturarak Siegfried’i düşünen Brünnhilde’in yanına gelen valkür Waltraute babaları Wotan’ın yüzüğü Ren kızlarına vermesi gerektiği mesajını iletir ama olumlu cevap alamaz. Siegfried’in borusuyla birlikte miğferi sayesinde Gunther’in kılığına giren kahraman ortaya çıkar ve unuttuğu Brünnhilde ile mücadele ederek yüzüğü almayı başarmıştır. Brünnhilde kahraman tarafından saraya getirildiğinde bir yandan parmağında yüzük bulunan Siegfried’in kendisini tanımamasından dehşete düşerken diğer yandan kendisinden yüzüğü Gunther’in aldığını sandığından kafası iyice karışmış, Gunther ve Gutrune’yi lanetlemiştir. Hagen mızrağını uzatarak neler olduğunu anlamayan Siegfried’in Brünnhilde ile evlenmeyeceğine dair yemin etmesini isteyince kahraman bu isteği tereddütsüz yerine getirince Brünnhilde durumu anlayıp bir intikam planı hazırlar. Ertesi gün ava çıkan topluluktan Siegfried Ren kızlarıyla sohbete dalınca kızlar ondan boş yere yüzüğü istedikten sonra kahramana güneş batmadan önce öldürüleceğini bildirirler. Av sırasında kahramanı lafa tutan Hagen bir fırsatını bulup Siegfried’i sırtından mızrakla öldürür ve cesedi beraberinde saraya Gunther’in huzuruna getirir. Kral, Hagen’in başından beri tüm düşüncesinin yüzüğü ele geçirmek olduğunu evlilik planları ve Siegfried’i öldürmesinin bu amaca yönelik olduğunu anlayıp adamı cezalandırmaya karar vermişse de daha atik davranan Hagen, Gunther’i de öldürmüştür. Her şeyi gören Brünnhilde yüzüğü sevgilisinin elinden alarak kendini Ren nehrine atarak intihar etmiş, peşinden suya atlayan Hagen de boğulmuş, yüzük sonunda Ren kızlarının eline geçmiştir. Bu sırada Tanrıların son şafağı gelmiş, Valhalla yanıp yıkılmaya başlamıştır.
NIBELUNG
Nibelung, İskandinav Mitolojisinde Volsunga Saga‘da Hogni ile Giuki’nin torununun adı olup, kelime sonradan Sigurd (Siegfried) gibi Nebel adı verilen sisler diyarında yaşayan cüce ve elflerin hazinesinin peşine düşenler için kullanılmıştır.
Nibelungen Destanı (Nibelungenlied)
Nibelungen Destanı (Nibelungenlied), 13. Yüzyılda anonim bir Avusturyalı şair tarafından yazılan 2.327 dörtlük ve 39 bölümden oluşan destanın adıdır. Ren Nehri kıyısında, eski Worms şehri civarında geçen destan pagan inançların yanında Hıristiyan Ortaçağ’a ilişkin motifler de taşımaktadır. Siegmund ve Siegelinde’nin oğulları Siegfried adlı kahraman genç yaşta babasının şatosunu terk edip yollara düşmüş, kılıcı olmadığından demirci Mimir’in yanına çırak olarak girmiştir. Mimir çırağın eline en ağır çekici vermiş, Siegfried kendi kılıcını döverken olağanca gücüyle vurup örs toprağa gömünce kızan ustası kendisinden kurtulmak için ormanın öteki ucundan kömür almaya göndermiş bu ara yol üzerindeki ejderha tarafından öldürüleceğini ummuştur. Siegfried yolda ejderhanın saldırısına uğramışsa da kökünden söktüğü bir ağacı canavarın kafasına geçirdikten sonra ateşe vererek yakmayı başarmıştır. Yanan ejderhanın bedeninden akan yağ Siegfried’in bir parmağına değdiğinde derisinin boynuz kadar sert olduğunu fark etmiş, bunun üzerine vücuduna silah işlememesi için elleriyle tüm vücudunu yağlamış ama iki omuzun arasına düşen bir yaprak yüzünden bir yeri yağlanmadan kalmıştır. Kömürcünün yanına giden Siegfried bundan sonra ağzından ateş saçan başka bir ejderhanın yaşadığı, Schilbung ve Nibelung adlı kralların hüküm sürdüğü Nibelungen ülkesine gitmiş, ejderhayı yendikten sonra kendisine hakaret eden iki kralı ve cüce Alberic’i altederek Nibelungen hazinesini ele geçirmişse de içinden sadece bir yüzüğü almıştır. Bu olaydan Kuzey ülkelerine seyahat eden kahraman maceradan maceraya koşmuş, bir keresinde bir dağın tepesinde yükselen alevlere doğru gidince şatonun içine girdiğinde, zırhlar içinde uyumakta olan bir genç kız ile karşılaşmış, Brunhilde adlı kızı dudaklarından öperek uyandırmış, kızın hikâyesini dinledikten sonra yüzüğünü vererek şatodan ayrılmıştır. Siegfried daha sonra on iki şövalye ile birlikte Ren Nehrinin ötesindeki Burgond ülkesine giderek güzelliyle meşhur prenses Krimehild ile tanışarak evlenirken aynı anda Burgond kralı Gunther ve Brunehild’in de evlenmesine yardım etmiştir. Bununla birlikte Brunehild, Gunther ile yatmamış adamı havaya kaldırıp duvardaki bir kancaya asarak geceyi geçirmiştir. Siegfried görünmezlik sağlayan pelerini Tarnkappe’yi takarak Gunther’in Brunehild’e sahip olmasını sağlamıştır. Worms’ta yapılan bir turnuvada yan yana oturtulan Brunehild ve Krimehild birbirlerine kocalarını methedip ardından hakaretleşmeye başlayınca Krimehild rakibesine Siegfried tarafından kandırıldığını anlatmış çılgına dönen kadın olayı Hagen’e aktarmış o da av sırasında bir tuzak kurarak kahramanı bedenindeki tek zayıf yeri olan iki omuzu arasından yaralayarak öldürmeyi başarmıştır. Krimehild kahramanı Hagen’in öldürdüğünü anlamış, Nibelungen hazinesini önüne gelene dağıtmaya başlamışsa da Gunther ve Hagen hazineyi kadının elinden almış, Gernot’un önerisiyle Ren nehrine atılmıştır. Siegfried’in ölümünden 13 yıl sonra, Hun kralı Etzel’in karısı ölmüş adam Burgond ülkesine elçi göndererek eş olarak Krimehild’i istetmiş, dul kadın, Hagen’in karşı çıkmasına karşın Siegfried’in öcünü alabilmek için teklifi kabul etmiştir. Kriemhild, düğünden 7 yıl sonra Hagen’i sarayına davet edip, suçunu itiraf ettirdikten sonra Burgondlar ile Hunların savaşmasına sebep olmuş, sonunda Krimehild, Balmung adlı kılıçla Hagen’in kafasını keserek intikamını almış ama o da Hildebrand tarafından öldürülmüştür. Destan Alman şairleri arasında hızla yayılmış, 1810 yılında Friedrich Heinrich Karl La Motte-Fouqué, Kuzeyli kahraman başlığı altında üç romanlık (Ejderha avcısı Sigurd, Sigurd’un intikamı, Aslauga) çalışmasını yayınlamış ayrıca Ernst Raupach’ın Nibelungen definesi, Emanuel Geibel’in Brunhild, Christian Friedrich Hebbel’in Nibelungen çalışmaları ama en önemlisi Richard Wagner’in Nibelungen yüzüğü (Ring des Nibelungen) adlı operası destanının ününü günümüze dek taşımıştır.
NIBELUNG YÜZÜĞÜ (KISACA ÖZET)
Alman besteci Richard Wagner’in (1813–83) Ren Altını (Das Rheingold), Valkürler (Die Walküre), Siegfried ve Götterdämmerung’dan oluşan opera serisinin adı olup, konusu İskandinav mitolojisindeki “Nibelungenlied” sagasından almıştır. Yüzük serisi olarak da bilinen operalar dizisi ilk olarak 13-17 Ağustos 1876’da Bayreuth’da üç gün süren bir festivalde halka sunulmuştur. Wagner serinin libretto ve müziğini 1848-1874 arasında tam 26 yıl süren bir dönemde yazıp tamamlamıştır.
|
Kaynak: Özhan Öztürk. Dünya Mitolojisi. Nika Yayınları. Ankara, 2016
Teşekkürler